Akdeniz Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından Çanakkale Savaşı ve Türk Milletinin Bağımsızlık Mücadelesi Konferansı düzenlendi.
Akdeniz Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından Edebiyat Fakültesi Bumin Kağan Konferans Salonu’nda 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitlerimizi Anma Günü etkinliğinin konuğu olan Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Güven Dinç, “Çanakkale Savaşı ve Türk Milletinin Bağımsızlık Mücadelesi” adlı bir konferans verdi. Konferansa öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
ÇANAKKALE BİR ŞUURUN UYANIŞIDIR
Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Leyla Derviş, “Çanakkale sadece bir zaferin yıl dönümü değil, bir duruşun, bir inancın, bir şuurun da uyanışıdır. Bilinmelidir ki, bu zafer kolay elde edilmediği gibi Millî Mücadele’nin temel yapısını oluşturduğu için Türk Milleti’nin Anadolu’daki varlığının devamı bu savaşın kazanılması ile mümkün olmuştur.” dedi.
ÇANAKKALE KAHRAMANLIK DESTANIDIR
Derviş, “Tarihimizdeki her savaşın, her muharebenin ayrı bir önemi ve bizim için manevi bir değeri vardır. Fakat Çanakkale Savaşları, başlangıcı, gelişimi ve sonuçları ile unutulamayan muharebe özelliği göstermiştir. Ayrıca sadece askeri bir zafer de değil, aynı zamanda milletimizin birlik ve beraberlik ruhunun en güçlü ifadesidir. İşgalci güçlere karşı verilen bu mücadele, Türk milletinin azmini, kararlılığını ve vatan sevgisini tüm dünyaya göstermiştir. Bu nedenlerden dolayı Çanakkale muharebeleri tarihimizin en önemli dönüm noktalarından ve kahramanlık destanlarından biri olarak kabul edilir.” şeklinde konuştu.
ÇANAKKALE’Yİ YENİ NESİLLERİ DOĞRU ANLATMALIYIZ
Derviş, “Bizler, Çanakkale’de kanını akıtmış şanlı ecdadımızın ne uğruna şehit olduğunu her zaman hatırlamalıyız ve yeni nesillere bunu doğru bir şekilde anlatmalıyız. Çünkü bir millet, her nesilde yeniden doğar. Bugün bize düşen de o gün yaşananları unutmamak ve unutturmamak, bize emanet edilen bu vatan için bilimi rehber edinerek azimle çalışmaktır. Çanakkale Zaferi’mizin 109. yıl dönümünde, tüm yokluk ve imkânsızlıklara rağmen büyük fedakârlıklarla kazanılan bu eşsiz zaferi bizlere armağan eden başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşları olmak üzere, göğsünü vatana siper eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyor, şükranlarımı sunuyorum.” ifadelerini kullandı.
ÇANAKKALE SAVAŞLARI 19 MART 1915’TEN ÖNCE BAŞLADI
Çanakkale Savaşlarının aslında 19 Mart 1915 tarihinden önce başladığını söyleyerek sözlerine başlayan Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Güven Dinç ise “Henüz 3 Kasım 1914’te İngiltere 18 parçalık bir donanmayla, Ertuğrul ve Seddülbahir’i, Fransızlar da Kumkale ve Orhaniye tabyalarını bombardıman etmeye başlamıştı.” dedi.
Prof. Dr. Güven Dinç sözlerini şöyle sürdürdü:
“17 Mart 1915 – İngiliz ve Fransız mayın tarama gemileri 18 Mart sabahı verdikleri raporda, boğazın mayınsız olduğunu bildirdiler. Ancak savaşın kaderini saat, belki de dakika farkı ile Türkler belirlemişlerdi. Çünkü Türk tarafının Ertuğrul uçağı, Müttefiklerin tespitinden sonra, Boğaz girişini bir topçu subayı ile birlikte keşfetmek için uçuruldu. Alçak mesafeden yapılan bu uçuşta, Boğaza dökülen mayınların birçoğunun Müttefikler tarafından toplandığı tespit edildi. Bu durum karşısında Çanakkale Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat Paşa, Mayın Grup Kumandanı Binbaşı Nazmi Bey’i çağırarak, kendisine elde mevcut 26 mayınlık son partiyi de boğaza döşeme emri vermişti. Yüzbaşı Hakkı Bey komutasındaki 360 tonluk mütevazi mayın gemisi Nusrat, 17-18 Mart gecesi, bu mayınları 11. hat olarak 100’er metre arayla Müttefik donanmasının manevra sahasının bulunduğu Erenköy Koyu’ndaki Karanlık liman önlerine sahile paralel olarak, biraz da Morto Limanı çevresine yine sahile paralel bir şekilde büyük bir gizlilik içerisinde döktü. Bu 11. hattın, diğer hatlar gibi Boğaz geçiş yoluna dik olarak değil de özellikle sahile paralel olarak tesisi, savaşın kaderinin değişmesindeki en önemli faktör olacaktı. Çünkü bu hattın bulunduğu bölgenin, daha önce yapılan keşif ve gözlemlerin sonucu olarak, düşman savaş gemilerinin hat değiştirme mıntıkası olduğu anlaşılmıştı. Gelişmeler, bu hattın dâhiyane bir düşüncenin sonucu olarak döküldüğünü gösterecektir.”
EN PARLAK SAYFALARINDAN BİRİ OLARAK TARİHTEKİ YERİNİ ALMIŞTIR
Prof. Dr. Güven Dinç, ”18 Mart 1915-Komutanlığını Amiral de Robeck ve Kurmay Başkanlığını Komodor Roger Keyes’in yaptığı, İtilaf Devletleri’ne ait 2 İngiliz ve 1 Fransız üç deniz tümeninden meydana gelen müşterek donanma sabah 06.00’da Çanakkale Boğazı’na doğru ilerlemeye başladı. En önde Triumph vardı. Diğer gemiler de savaş stratejisine göre onun arasında sıralanmışlardı. Önemli birkaç Fransız zırhlısı da giden bu donanmaya üç mil öteden ateş desteği sağlıyorlardı. Bu büyük donanma saat 10.20’de Boğazın girişine gelmişti. Saldırı saat 10.40’da Inflexible’ın attığı iki mermi ile başladı. 11.30’dan itibaren yoğunlaştı. Osmanlı topçu bataryaları 12.00’de ilk karşılığı vermişlerdi. Kilitbahir ve Namazgâh istihkâmları İtilaf donanmasına karşı büyük bir direnç gösterdi. 12.10’da en büyük zırhlılardan birisi olan Bouvet battı. Saat 13’e doğru Vengeance ve Majestic hasar gördü. Saat 14.26’da mayın tarama gemileri harekete geçerken donanma da ateşini sürdürüyordu. Saat 16.09’da savaş dışı kalan Irresistible zırhlısı saat 17.00’de, Ocean zırhlısı ise 18.05’te mayına çarptı ve hemen arkasından da Osmanlı topçusunun geminin dümen mekanizmasını vurması ile battı. Gaulois ise Tavşan adaları önünde önce karaya oturdu ve battı. Mücadelede ilk mermiyi atan Inflexible ile Prince George ve Cornwallis de Osmanlı topçularının ateşinden kurtulmayı başaramadı. Böylece Irresistible, Ocean, Queen Elizabeth, Inflexible, Agamemnon, Lord Nelson, Triumph, Prince George, Bouvet, Suffren, Gaulois, Charlemagne, Vengeance, Irresistible, Albion, Ocean, Swiftsure ve Majestic gibi İngiliz ve Fransız filolarının büyük ateş gücüne sahip olan savaş gemileri Çanakkale Boğazı’nın her iki yakasındaki mevzilerden açılan yoğun ateş ve Karanlık Limana dökülen mayınların etkisiyle, toplam mevcutlarının yüzde 35’ini kaybettiler, kurtulmayı başaranlar da Bozcaada ve Midilli yönüne çekilmek zorunda kaldılar.” dedi.
Prof. Dr. Güven Dinç, “Muharebenin en kritik anında 34 yaşındaki Yarbay Mustafa Kemal 57. Piyade Alayı’na şu şekilde bizzat komuta etmişti: “Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir.” Bu büyük emrin, sonradan Türkler tarafından muharebenin ilk gününün tayin edici manevrası olduğu anlaşılacaktı. Askerî rapordaki sözleri, esasında Çanakkale savaşlarının kaderini erkenden belirliyordu: “Kazandığımız an, o andı.”
Prof. Dr. Güven Dinç, “Çanakkale Savaşları, Türk'ün sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfalarından biri olarak tarihteki yerini almıştır.” diyerek sözlerini bitirdi.
Konferansın ardından Doç. Dr. Leyla Derviş, Prof. Dr. Güven Dinç’e günün anısına plaket takdim etti.
Son güncelleme : 18.03.2024 16:33:37